Alman otomotiv dergisi Automobilwoche'nin yeni sayısında yer alan çarpıcı bir inceleme, dünya genelindeki elektrikli araç (EV) sektörünü tehdit eden yeni bir krizin yaklaşmakta olduğunu ortaya koydu. Dergiye göre, "Durum esasen 2021'de bulunan çip krizinden daha fazla ciddi gibi görünüyor." Çin'in nadir toprak elementleri ihracatını durdurma kararı, küresel anlamda bir elektrikli araç mıknatıs krizini başlattı. Stokların hızla azalmasıyla birlikte, AB ve ABD'li tedarikçilerin Haziran ayına kadar üretime ara vermek zorunda kalabileceğine dair endişeler dile getiriliyor. Uzmanlar, bu durumun çip krizine kıyasla daha büyük olumsuz etkilere yol açabileceğini ve Batı'nın kırılgan tedarik zincirlerini bir kez daha gözler önüne serdiğini vurguluyor.
Bu durumu takip eden gelişmeler alarm verici: Elektrikli araçların tedarikinde ciddi sorunlar yaşanması ve buna bağlı olarak fiyatlarında muazzam artışlar yaşanması öngörülüyor. Yedek parçaların bulunabilirliğindeki azalma, fiyatların yükselmesine ve olası gecikmelerin uzun bekleme sürelerine yol açmasına sebep olabilir. Ayrıca, ikinci el elektrikli araç pazarında da fiyatların artmasına dair tahminler mevcut.
KRİZ YOLDA: ELEKTRİKLİ ARAÇ SEKTÖRÜ NASIL ETKİLENECEK?
Çin, dünya genelinde nadir toprak elementleri üretiminin yanı sıra elektrikli araç motorları için önemli olan yüksek verimli mıknatısların üretiminde kullanılan disprosyum ve terbiyum gibi elementlerin tedarikinde büyük bir üstünlüğe sahip. Pekin yönetiminin Nisan 2025 itibarıyla ABD'nin uyguladığı tarife artırımlarına karşılık olarak bu stratejik malzemelerin ihracatını kısıtlama veya durdurma kararı, dünya piyasalarında büyük bir şok etkisi yarattı. Nadir toprak elementleri, sadece elektrikli motorlar için değil, aynı zamanda rüzgar türbinleri, tüketici elektroniği ve savunma sanayi gibi birçok yüksek teknoloji ürününün üretiminde kritik bir role sahiptir.
Automobilwoche'ye göre, bu "mıknatıs krizi"nin etkileri şu anda bile hissedilmeye başlandı ve uzmanlar, tedarik zincirlerinde yaşanan bu aksaklığın 2021'de yaşanan ve otomotiv sektörünü derinden sarsan çip krizinden daha yıkıcı olabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. Elektrikli araç üretiminde yaşanacak yavaşlama veya durma, yeşil dönüşüm hedeflerini de olumsuz etkileyebilir.
TÜRKİYE'NİN ESKİŞEHİR REZERVİ: BATI İÇİN BİR ÇÖZÜM MÜ?
Tüm bu olumsuz gelişmelerin gölgesinde, Türkiye'nin Eskişehir'in Beylikova ilçesinde keşfedilen devasa nadir toprak elementleri rezervi, ABD ve Avrupa için umut verici bir alternatif oluşturabilir. 2022 yılında belirtilen yaklaşık 694 milyon tonluk rezervin, Çin'den sonra dünyanın en büyük ikinci nadir toprak elementi sahası olduğu ifade ediliyor.
Bu milyarlarca dolarlık rezerv, 17 farklı nadir toprak elementini barındırmakta ve özellikle elektrikli araç motorları ile rüzgar türbinlerinde kullanılan manyetik malzemelerin üretiminde kritik olan elementleri içermektedir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın verilerine göre, Beylikova'daki pilot tesis 2023 yılında faaliyetlerine başladı ve yıllık 1.200 ton cevher işleme kapasitesine sahip. Tam kapasiteli endüstriyel tesisin kurulmasıyla birlikte, yıllık 570 bin ton cevherin işlenmesi ve bunun sonucunda 10 bin ton nadir toprak oksidi, 72 bin ton barit, 70 bin ton florit ve kritik öneme sahip 250 ton toryum üretimi hedefleniyor.
TÜRKİYE ÖNEMLİ BİR OYUNCU HALİNE GELEBİLİR
Eskişehir'de bulunan bu rezervin işlenerek uluslararası pazara sunulması, Çin'in nadir toprak elementleri üzerindeki tekeline karşı güçlü bir alternatif yaratabilir. Bu durum, Batılı ülkelerin tedarik zincirlerini çeşitlendirme ve Çin'e olan bağımlılıklarını azaltma çabalarına önemli katkılar sağlayabilir. Türkiye'nin bu stratejik girişimi, ülkeyi küresel nadir toprak elementleri pazarında dikkate değer bir oyuncu haline getirme potansiyeli taşıyor ve yaşanan "mıknatıs krizi"nin etkilerini azaltmada anahtar rol oynayabilir.
Gelişmelerin şekillenmesi, Türkiye'nin bu stratejik rezervi ne kadar hızlı ve etkili bir biçimde işleyerek küresel tedarik zincirine dahil edebileceğine bağlı olacak. Ancak Eskişehir'deki rezerv, dünya genelindeki EV mıknatıs krizine karşı potansiyel bir "çare" olarak uluslararası alanda dikkatleri üzerine çekmiş durumda.