Dolar 38.8342 Euro 44.1636 Altın 4130.988 Borsa 9398.93 Sterlin 52.3135 Brend 65.26
21 Mayıs 2025 Çarşamba

Türkiye'de Yoksulluk Sınırının Altında Yaşayan 10 Milyondan Fazla Birey Var! Tunç Kanunu'nun Etkileri Derinleşiyor

Mart 2025 itibarıyla net asgari ücret 22 bin 104 lira olurken, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 24 bin 35 liraya yükseldi. Yoksulluk sınırı ise 78 bin 291 lira. Mahfi Eğilmez, temel gıda ihtiyaçlarının bile karşılanmadığını vurgulayarak, “Bu durum, Türkiye'de Tunç Kanunu'nun üzerine çıkıldığını gösteriyor” ifadelerini kullandı. Eğilmez’in değerlendirmesine göre, yoksulluk sınırının altında yaşayan ücretli sayısı 10 milyonu aşıyor.

Türkiye'de Yoksulluk Sınırının Altında Yaşayan 10 Milyondan Fazla Birey Var! Tunç Kanunu'nun Etkileri Derinleşiyor
21 Mayıs 2025 Çarşamba/13:26

Ekonomist Mahfi Eğilmez, Tunç Kanunu'nun, ücretlerin uzun vadede insanların geçim seviyesine doğru yöneldiğini önerdiğini belirterek, bu teorinin günümüz Türkiye'sinde yeniden tartışıldığını ifade etti. Eğilmez, asgari ücretin artık sadece geçim seviyesinin değil, aynı zamanda açlık sınırının da altında kaldığını vurguladı.

Eğilmez, Tunç Kanunu'nun 19. yüzyılda Ferdinand Lassalle tarafından ortaya konduğunu hatırlatarak, bu tesisin David Ricardo'nun rant yasası ve Thomas Malthus'un nüfus artışına dair görüşleri temel aldığını aktardı. Yazısında, “Tunç Kanunu’na göre ücretler, kişinin temel ihtiyaçlarını karşılayacak seviyenin altına düşemez; zira birey bu seviyenin altında hayatını sürdüremez” diyen Eğilmez, şu anda bu eşiğin de altına inilmekte olduğunu vurguladı.

“AÇLIK SINIRININ 1.930 LİRA ALTINDAYIZ”

Eğilmez'in açıklamalarına göre, Mart 2025 itibarıyla net asgari ücreti 22.104,67 TL. Aynı dönemde TÜRK-İŞ'in dört kişilik bir aile için belirlediği açlık sınırı ise 24.035,59 TL. Bu verilere dayanarak Eğilmez, “22.104,67 liralık asgari ücret, sadece aile babasının çalıştığı durumda 4 kişilik ailenin açlık sınırının 1.930,92 lira altında kalmaktadır” bilgisini paylaştı.

İki kişinin asgari ücretle çalıştığı bir evde hane geliri 44.209,34 TL’ye ulaşmasına rağmen, o dönemde yoksulluk sınırının 78.291,84 TL olarak hesaplandığına dikkat çeken Eğilmez, bu durumda ailenin açlık sınırının üzerinde olsa da yoksulluk sınırının 34.082,50 lira altında kalacağına işaret etti.

Ülkemizde asgari ücretle çalışanların sayısı 15,3 milyon. Eğilmez, kesin bir veri bulunmamakla birlikte, bu rakamın yaklaşık yarısının, yani 7 milyon kişinin, asgari ücretle istihdam edildiğini tahmin etti. Ayrıca, “Asgari ücretin üzerinde fakat yoksulluk seviyesinin altında kazananları da eklediğimizde muhtemelen on milyonunu aşan bir sayıya ulaşabiliriz” dedi.

“GEÇİMLİK ÜCRET KAVRAMI GENİŞLEDİ”

Eğilmez, “Lassalle, Tunç Kanunu’nu ortaya koyduğunda muhtemelen temel gıda, giyim ve barınma gibi giderler geçim seviyesinin temel parçaları olarak kabul ediliyordu” ifadesiyle tarihi farklılıkları ortaya koydu. Ancak günümüzde geçim seviyesi, ulaşım, eğitim, kültür ve eğlence gibi ek kalemleri de içermektedir.

Tunç Kanunu’na muhalefet eden İçeridekiler-Dışarıdakiler yaklaşımına da değinen Eğilmez, bu modelin Türkiye'de farklı bir uygulama biçimi kazandığını belirtti. “Şirketler, yeni eleman almak yerine, emekli olup eski pozisyonlarını kaybeden çalışanlarını eski ücretlerle veya daha düşük ücretlerle çalıştırmaya devam etmektedirler” şeklinde bir değerlendirme yaptı.

Eğilmez'in yazısının tamamı şu şekildedir:

Tunç Kanunu, gerçek ücretlerin, işçinin hayatta kalabilmesi için gerekli asgari ücrete doğru bir eğilim gösterdiğini öne süren bir ekonomik görüşü temsil eder. Bu kavram, 19. yüzyılda Ferdinand Lassalle tarafından geliştirilmiştir. Lassalle, bu görüşü formüle ederken iki ana kaynaktan faydalanmıştır: David Ricardo’nun rant yasası ve Thomas Robert Malthus’un nüfus artışı mevzusu üzerindeki yorumları. Malthus’a göre, ücretler geçim düzeyinin üzerine çıktığında nüfus artar, bu seviyeye yaklaştığında ise nüfus azalır.

Tunç Kanunu'na göre, ücretler geçimlik seviyenin altına inemez; çünkü insanlar bu seviyenin altında yaşama imkanına sahip olamazlar. İş gücü piyasasındaki rekabet, maaşların aşırı yükselmesini engeller ve bu nedenle gerçek ücretler sürekli bir düşüş göstererek geçim seviyesine yakınlaşma eğilimindedir.

Tunç Kanunu’na karşı geliştirilen teoriler arasında en güçlü olanı Assar Lindbeck ve Dennis Snower’ın geliştirdiği İçeridekiler Dışarıdakiler Teorisi’dir. Bu teori, şirketlerin iş bulma maliyetlerine katlanmamak için mevcut iş gücünü korumak adına mevcut çalışanlarının ücretlerini artırmayı tercih ettiklerine işaret eder. Ancak bu yaklaşım daha çok nitelikli işgücü için geçerli olmakta; niteliksiz işgücü için ise çok az bir eğitim maliyeti sözkonusudur.

Kapsamı belirttiğimiz bu konular içerisinde bazı kavramları netleştirelim. İlk olarak, ücret ile gerçek ücret arasındaki fark önemlidir. Ücret, çalışanın üretime kattığı emek karşılığında alınan nominal bir bedeldir. Ancak enflasyon ortamında bu nominal ücret, çalışanın satın alma gücünü göstermez. Gerçek satın alma gücü, nominal ücretin enflasyondan arındırılması ile hesaplanır. İkinci olarak, geçimlik ücret seviye nedir sorusu öne çıkmaktadır. Lassalle, Tunç Kanunu’nu savunurken muhtemelen sadece gıda, giyinme ve barınma giderlerini geçim düzeyi olarak düşünmüştür. Günümüzde ise bu maliyetlere ulaşım, eğitim, kültür ve eğlence gibi kalemler de eklenmiştir.

Şimdi Tunç Kanunu’nu Türkiye'deki asgari ücret ile ilişkilendirerek değerlendirelim.

Türkiye'de asgari ücret brüt olarak 26.005,50 TL, net olarak ise 22.104,67 TL seviyesindedir. Bu analiz açısından önemli olan rakam, net asgari ücrettir; çünkü bu, günlük geçim düzeyi ile karşılaştırılabilecek olan ücrettir.

Yaşam maliyeti, belirli bir yer ve zaman diliminde barınma, gıda, vergi ve sağlık gibi temel harcamaları karşılamak için gereken finansal miktardır. TÜRK-İŞ raporuna göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 24.035,59 TL olarak belirlenmiştir. Açlık sınırı; dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenmesi amacıyla bir ay boyunca gıda için yapması gereken minimum harcama tutarını ifade eder. Yani açlık sınırı sadece gıda masraflarını içerir; kira, sağlık, eğitim gibi diğer harcamalar bu hesaplamaya dahil edilmemiştir. Bu bağlamda 22.104,67 TL olan asgari ücret, sadece aile babasının çalıştığı durumda dört kişilik ailenin açlık sınırının 1.930,92 TL altında kalmaktadır. Aynı anda bu dört kişilik ailenin yoksulluk sınırı ise 78.291,84 TL olarak hesaplanmıştır. Yoksulluk sınırı, zorunlu harcamaların toplam tutarını ifade etmektedir. Burada gıda harcamalarının yanı sıra giyim, barınma, ulaşım ve diğer temel ihtiyaçlar asgari düzeylerde yer almaktadır. Eğer dört kişilik aile, baba ve annenin asgari ücretle çalışması halinde, hanenin toplam geliri 44.209,34 TL olacaktır. Bu durumda bu aile, açlık sınırının üzerine çıkmasına rağmen, yoksulluk sınırının hala 34.082,50 TL altında kalacaktır.

Mart 2025 itibarıyla Türkiye'deki ücretli çalışan sayısı 15,3 milyon kişidir. Ancak asgari ücret alan çalışanlar hakkında kesin bir bilgi yoktur. Her ne kadar tahminlerimize göre, çalışanların yarısının (yaklaşık 7 milyon kişi) asgari ücretle çalıştığı düşünülmektedir. Asgari ücretin üzerindeki fakat yoksulluk sınırının altında maaş alan çalışanları da dahil edersek bu rakam muhtemelen 10 milyonu aşmaktadır.

Bu durum, Türkiye’de Tunç Kanunu’nun ötesine geçildiğini göstermektedir. Diğer yandan, içeridekiler dışarıdakiler teorisi, Türkiye’de farklı bir uygulama biçimi kazanmış görünmektedir. Şirketler, yeni eleman almak yerine, emeklilik hakkını elde edenlerin bir kısmını eski maaşlarıyla veya daha düşük ücretlerle çalıştırmaya devam etmektedirler.

© Visit Change